Sonunda okulun servisinden yararlanmaya başladım da bir kıtadan diğerine 522ST ile geçmekten kurtuldum. Gerçi sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum çünkü kitap yazacak kadar çok malzeme çıkıyordu 522STden.
Geçen gün bindim otobüse. Her şey normal gibi… Sonra birden bir yerden çıt çıt çıt bir ses geldiğini fark ettim. Periyodik bir şekilde, hiç aksatmadan “çıt”lıyor bir şeyler. Bakındım sağıma soluma. Fark ettim ki önümde duran yaşlı amca ile teyzeden geliyor bu ses. Ellerinde birer alet, basıp duruyorlar. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir sahne canlandı gözümde. Zürih-İstanbul uçağındayım. Hostes yolcuları sayıyor. Yalnız bu işi ağzıyla yapmak yerine gördüğü her kelle için elindeki numaratöre basarak yapıyor. Birden, 522ST’deki bu hacı amca ve hacı teyzenin ellerindeki numaratörlerin ne işe yarayabileceği ile ilgili birkaç fantezi geçti aklımdan. Acaba benim gibi uzun saçlı, gavur görünüşlü tipleri mi sayıyorlardı. Yoksa otobüse binen yolcuları mı? Yok canım! Olamaz. Kimi sayarlarsa saysınlar bu kadar hızlı çıtlayamazlar. Şoförün yaptığı kural ihlallerini sayıyor olabilirler ama şoförü izledikleri filan da yok ki. Birkaç saniye böyle düşündükten sonra, aydım. Amca ile teyze tespih çekiyorlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder