4.11.06

522ST Anılarım 2

Yine bir gün 522ST ile gidiyorum. Kavacık’a doğru yaklaşıyoruz. Fakat şoför amca bilmem kaç numaranın 3 dakika gerisinde kaldığını fark ettiği için basıyor da basıyor. Olmadık manevralar yapıp bir o şerit bir bu şerit geziyor. Kavacıkta durağa girmeyip, hemen yanındaki sonu kırmızı beyaz çizgili hunilerle kapatılmış yola girdi. Ben nasıl çıkacağını merak ederken amcanın huniyi fark etmediğini anladım. Son anda fark etti ama çok geçti. Bir manevra denedi yine ama olmadı. Biz huniyi aldık altımıza. Tabi aynı anda otobüsün altından bir ses gelmeye başladı. Öyle bir ses ki, hiç bir şeyden haberleri olmayan diğer yolcular “N’oluyor yahu” diye bakınmaya başladılar. Bu arada şoför amca hiç bir şey yokmuş gibi davranıyor. Bir yandan da huni kurtulsun diye otobüsü sağa sola sallıyor. Ama olmuyor. Huni bir türlü takıldığı yerden kurtulmuyor. Baktı olmayacak, yolun kenarındaki suyolunun üstüne çıktı. Amacı, oradaki boşluktan yararlanıp huniden kurtulmak. Bu arada ne olduğunu anlayamayan yolcular, “N’apıyor bu yaw” diye bağırmaya başladılar arkadan. E doğal olarak tabi. Amca yolun kenarındaki tepeye tırmanıyordu neredeyse. Birinci deneme başarılı olmayınca bir kere daha denemeye çalıştı ama bu sefer arkadan gelen sesler iyice artınca vazgeçti. Eeeh deyip bastı devam etti. Tam köprüye girecekken ses birden kesildi. Tamam dedim. Huniden kurtulduk. Şoför amca da şöyle bir rahatladı. Tam o sırada aklımdan şunlar geçiyordu: Otobüsün altından fırlayan huni nereye gitti acaba?

Hiç yorum yok: